lead on

  1. Verb götürmek
  2. Verb teşvik etmek
köpeğinin yuları elinde olmak Verb
(a) yanlış şeye inandırmak, zannını uyandırmak, yanıltmak.
She led him on to think that she woul eventually
marry him: Onunla evleneceği zannını uyandırdı. (b)
lead (someone) on into: yanlış harekete sürüklemek, zararlı bir işe sürüklemek/teşvik etmek. (c) yol göstermek, rehberlik etmek.
lead someone to say sth: birini bir şey söylemeye sevketmek, sözü ağzına koymak.
That leads on to what I was going to say: Bu, asıl söyleyeceğim şeye götürür.